2 Ekim 2019 Çarşamba

Öyle Kal

Zaman geçiyor, mevsimler değişiyordu.
Kızgın sıcak yerini, sonbahar serinliğine bırakıyordu.
El eleydi sanki mevsimler,
Birinin bıraktığını diğeri usulca alıyor,
Kendine çeviriyordu.

Tüm bunlar olurken...

Kalbime dokunmuş bir adamın mutlu bakışları,
Gece gözlerimin önünde aydınlanıyordu.
Sesinden etrafa yayılan mutluluklar,
Döküle döküle iniyordu tenim üzerine.
Başladığım cümleler,
Ben sonunu getirmeden,
Onunla tamamlanıyordu.

Çoğu zaman ‘yok artık!’ denecek kadar
Rast geliyordu söylenecekler.
Sonrası bir dolu kahkaha!

Özlediğim mutluluğu yanıma getirip,
Hiç üzmeden, hiç acıtmadan canımı,
Bırakıyordu kucağıma.

Kedim mırıldanıyor, patilerini açıyor,
Ona uzatıyordu.
Böyle anları hapsediyordu beynim,
Unutmak,
İçinde O’nun olduğu anılara uğramasın diye.

Bu durum ve duygular
kalbimde daha önce uğranmamış,
özel bir yerin tanımıydı sanki.

Onun da dediği gibi,
Kalpte sevgililere bile ayrılan yerden
daha özel bir yer vardı.
Oraya uğranmazdı, yolu da yoktu
Dolayısıyla gidilemezdi.
Ancak, gün gelirdi ve
orada bulurdun birden kendini.

Avuç içlerine
kar taneleri bırakan bir adam düşlerdin o zaman!
Aynı adamın pofuduk elleri olurdu
avuçlarını içine alan, ısıtan.

Kalpteki o yerde aniden kendini bulan adam,
Bu yazının son sözleri sana,
daha niceleri yazılacak olsa da...
“Bulutlara bak, gidiyorlar hızla” diyorsun,
Yağmur bir yalıyor yüzümü, bir duruyor.
Sabahları eğilip yüzüme öpüşün geçiyor bir,
Bir duruyor aklım...
Öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda. || Birhan Keskin 
Houses in the Snow || Monet


-a.o-

Hiç yorum yok: